Safra kesesi her ne kadar karaciğerin komşuluğunda, safranın depolandığı bir organ olsa da anatomik olarak karaciğerin bir parçası olarak tanımlanır. Gün içinde karaciğerde yapılan yaklaşık 700 ml safra, ortak karaciğer kanalına boşalır. Safranın içeriğinde karaciğerden süzülen atıklar ve sindirim için gerekli enzimler yer alır. Safranın bileşimi, kişinin beslenme şekline göre değişiklik gösterse de temel olarak aynı öğelerden oluşur.
Safra kanalının onikiparmak bağırsağına bağlandığı uçta, etrafında büzme kası olan bir meme bulunur. Sindirim sisteminin istirahat ettiği zamanlarda yani açken büzme kası kapalı durur. Böylece karaciğerden gelen safra, doğrudan bağırsağa akmaz ve safra kesesinde depolanır. Özellikle yağlı bir yemek yenildiğinde bu meme açılır, safra kesesi büzülür ve içindeki safranın onikiparmak bağırsağına boşalması sağlanır. Böylece safra gıdalarla daha iyi karışır ve içeriğindeki sindirim enzimlerinden yararlanılır.
Taşların oluşumu:
Safranın içinde askı halinde bulunan maddelerin oranlarında bir bozulma olduğunda çökme ortaya çıktığını belirten Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Tuğrul Tansuğ, en sık kolesterol çökmeleri görüldüğünü ancak nadiren kan yıkımının olduğu bazı kan hastalıklarında, bilirubin taşlarının da oluşabildiğini ifade ediyor. Kristaller halinde oluşan çökeltilerin zamanla birleşerek küçük parçacıklar haline gelince de "safra çamuru " olarak tanımlanan birikim oluşturduğunu belirten Doç. Dr. Tuğrul Tansuğ, bazen de 3-5 cm'ye kadar büyümüş taşlar görülebildiğini söylüyor. Doç. Dr. Tansuğ, çok küçük parçacıklar safra ile birlikte onikiparmak bağırsağına geçebilirken, safra kesesinde veya kanalda kalan ve giderek büyüyen taşların kanalı tıkayabildiğini vurguluyor.
Safra kesesi iltihabı (kolesitit): Safra kesesi kanalından daha büyük olan bir taş kanalı tıkadığında, kesenin içindeki safra boşalamadığı için safra kesesi şişer ve enfeksiyon için uygun bir ortam oluşturur. Bu durum "safra kesesi iltihabı " (akut kolesitit) olarak adlandırılır.
Tıkanma sarılığı: Kanal içindeki taşlar, onikiparmak bağırsağı ile bağlantı yerindeki memenin tıkanması sonucu kanalda tıkanmaya ve şişmeye neden olabilir. Bunun sonucunda safra kesesi şişer, karaciğer içindeki safra yollarında da basınç artar. Karaciğer kanı iyi süzemez ve kandaki bilirubin maddesi yükselerek, "tıkanma sarılığı " adı verilen hastalık ortaya çıkar.
Akut pankreatit: Ayrıca bu küçük taşlar pankreas kanalının tıkanmasına da yol açarak pankreasın iltihaplanıp, şişmesiyle seyreden "akut pankreatit "e neden olur.
Safra taşlarına 40 yaşından sonra daha sık rastlandığını belirten Doç. Dr. Tuğrul Tansuğ, doğurganlığa ve östrojen hormonuna bağlı olarak, kadınlarda daha fazla görüldüğünü ifade ediyor.
Belirtiler:
Safra kesesi taşında, karnın sağ üst tarafında, sırta ve omuza vuran bir ağrı olduğunu bu ağrının kalp krizi belirtileriyle karıştırılabildiğini belirten Doç. Dr. Tuğrul Tansuğ, bu ağrının özellikle ağır yağlı yemeklerin ardından çok daha şiddetli yaşandığını, çünkü yağlı yemeklerin sindirimi için safranın içindeki maddelere daha fazla gereksinim duyulduğunu belirtiyor. Bazen küçük taşların keseden düşerken "safra yolları koliği " ortaya çıktığını ve sancı yaptığını belirten Doç. Dr. Tansuğ, "hastada üşüme, titreme ve ateş varsa, bu durum safra kanallarında iltihap (kolanjit) olduğuna işaret eder, akut pankreatitte ise belirtiler daha şiddetli görülüyor " diyor.
Tanı ve tedaviler:
Safra kesesi hastalıklarına tanı koymada, en sık ultrasonografiden yararlanıldığını belirten Doç. Dr. Tuğrul Tansuğ, ultrasonografi incelemesi sırasında sabah açlığının gerektiğinin altını çiziyor. Cerrahi tedavide safra kesesi taşlarının alınıp kesenin yerinde bırakılması gibi bir yöntem bulunmadığını, taşlarla birlikte organın tamamının alınması gerektiğini ifade eden Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Tansuğ, hiçbir belirti vermeyen, tesadüfen saptanan taşlarda ise izlem yolunun tercih edilebildiğini belirtiyor. Doç. Dr. Tansuğ, uygulanan cerrahi yöntemleri ise şöyle açıklıyor:
"Safra kesesinin alınması gereken durumlarda laparoskopik kolesistektomi uygulanıyor; safra kesesi karın duvarında yapılan 3 veya 4 küçük kesiden yapılan kapalı ameliyatla alınıyor. Laparoskopik kolesistektomi karına yalnızca göbek deliğinden girilerek tek kesiden de yapılabiliyor. Tek kesi sayesinde hastanın karın solunumu sırasında çok daha az ağrı oluyor, iyileşme hızlanıyor ve iz kalmıyor. Laparoskopik kolesistektomiden sonra hasta aynı gün ayağa kalkabiliyor ve bir gün sonra taburcu edilebiliyor. "
9.11.2012 - 11615
|