Dr.İsmail Gökyar,hastaların en fazla bel, kalça, baş ve boyun ağrıları ile nedeniyle kendilerine başvurduklarını kaydetti. Kronik ağrıların ilk aşamasında basit ağrı kesicilerin kullanıldığını ifade eden Gökyar, ağrı şiddetinde azalma olmaması halinde daha komplike ilaç tedavilerinin denendiğini sonuç alınmaması halinde girişimsel tedavilerin uygulandığını aktardı.
Subjektif bir kavram olan ağrının ayırt edilmesinde en önemli noktanın hastanın ifadesi olduğuna işaret eden Gökyar, ağrının teşhisinde hastanın geçmiş deneyimlerinin çok önemli yer tuttuğunu kaydetti. Ağrıyı teşhis etmek için hastanın ifadesinden sonra fizik muayenesi yapıldığını anlatan Gökyar, gerek görülmesi halinde görüntüleme yöntemleri ve laboratuvar testlerinin istendiğini bildirdi.
Bir çok hastanın, ağrı tedavisi için hangi kliniğe başvuracağını bilemediklerini ifade eden Gökyar, “Hastanın ağrısının nedenini araştıracak ve tedavi edecek hekimi bulamaması hem ağrı nedeninin ortaya konmasını hem de tedavi edilmesini geciktirmektedir” dedi.
Bazı vakalarda, tedavinin ağrıyı geçirmediğini hatta daha kötü sonuçlar doğurabileceği uyarısını yapan Gökyar, ağrı kliniklerinin sorunu bütüncül bir bakış açısıyla ele aldığını söyledi. Gökyar, modern tıp dünyasında, ağrıya yönelik tedavi yöntemleri arasında cerrahi girişimlere daha az yer verildiğinin altını çizerek şunları kaydetti ; “Cerrahi olmayan girişimsel yöntemler sorunu daha az riskli, daha efektif bir biçimde çözmektedir.
Öte yandan ağrı tedavisinde son yıllarda ameliyat dışı girişimlerde sıklıkla kullanılan radyofrekans tedavi yönteminde radyofrekans enerjisini ısıya dönüştüren özel bir cihaz ile ağrıyı ileten sinirler duyarsızlaştırılmaktadır. Ağrıyı ileten sinire radyolojik görüntüleme eşliğinde, özel iğnelerle ulaşılır.
İşlem elektriksel uyarılar verilerek ağrılı bölge sinirlerinin hassas bir şekilde tespitine olanak sağlar. Radyofrekans uygulaması tedavi başarısını arttırırken alternatif tedavi yöntemlerine göre riskleri azaltır.
24.10.2010 - 2730
|