Sivilce, genelde ergenlik döneminde başlayan, yağ bezi kanallarında tıkanmaya bağlı olarak gelişen, başta yüz olmak üzere sırt ve göğüs gibi diğer yağlı bölgelerde de oluşabilen bir cilt hastalığıdır. Aslında sivilce ve akne kelimeleri aynı anlama gelmektedir. Sivilce, hastalığın halk arasındaki tabiridir. Akne ise hastalığın tıbbi ismi olan akne vulgaristen gelmektedir.
Sivilce oluşumundaki ilk aşama, kıl-yağ bezi ünitesindeki kanalların tıkanmasıdır. Ergenlikle birlikte daha önce küçük olan ve az üretim yapan yağ bezleri büyür ve üretimleri artar. Aynı zamanda kanal içerisindeki hücrelerin oluşum döngüsü de bozulur. Bu aşırı yağlı ortam ve tıkanmış kanala bir de deri yüzeyinde normalde bulunan ancak sayıları çok olmayan bakteriler ve mantar türlerinin kolonize olup sayılarının gün geçtikçe artması eklenir. Bu şekilde aknenin hem komedon dediğimiz tıkaçlı lezyonları hem de iltihaplı lezyonları ortaya çıkar.
En çok ergenlik dönemi dediğimiz kızlarda 14-17 yaş, erkeklerde ise 16-19 yaş arası dönemde görülür. 25 yaşlarına dek devam edebilir. Hatta bazı geç başlangıçlı sivilcelerde 25 yaşından sonra da hastalık görülebilmektedir. Ancak bu olguların %8'i kadardır. Bunun dışında nadir görülen bazı durumlarda da sivilceye rastlanmaktadır. Örneğin hormonal bozukluklar, kortizon gibi sistemik ilaç alımları, deriye yağlı kremlerin ve bitkisel yağların sürülmesi, mesleki olarak endüstriyel bazı ürünlere maruz kalınması ve bunun gibi durumlarda.
Abur cuburların sivilce yaptığına dair kesin bir bilimsel kanıt yoktur. Ancak bazı hastalarda cips, çikolata, fındık, fıstık gibi kuruyemişler ve yağlı süt alınmasına bağlı olarak lezyonlarda alevlenme gözlenmiştir.
Sivilce bir yağ bezi ünitesi hastalığı olduğu için yağlı ciltlerde, yağlanma olan bölgelerde görülür.
Öncelikle hastalığın doğal bir gidişi vardır. Kullanılan ilaçlar kesin bir iyileşme sağlamayabilir ve hastalık tekrar edebilir. Hastanın dikkat etmesi gereken bazı durumlar vardır. Örneğin; yiyecekler konusunda kendi üzerinde gözlem yapmalı ve yukarıda saydığımız yiyecekleri yediğinde alevlenme görüyorsa bunları tüketmemelidir.
Cilt temizliği, ciltteki yağın uzaklaştırılmasını sağladığı için faydalıdır. Bunun için dermatolojik temizleme kalıpları olarak adlandırılan sindetler veya kimyasal olarak aynı içerikteki sıvı temizleme jelleri kullanılabilir. Ancak pahalı olmaları dezavantajlarıdır.Tek başına kükürt içeren sabunlar da tahriş edici olabilmektedir. Son zamanlarda içerisinde kükürtle birlikte zeytiyağı bulunan sabunlar geliştirilmiştir. Zeytinyağı, antiseptik özelliğinden dolayı bakteri ve mantar oluşumunu engelleyebileceği gibi kükürtün irritasyon etkisini de hafifletir.Zeytinyağı ve Kükürt içeren Nas Med sabunlar sadece eczanelerden temin edilebilir. Ancak cilt temizliği abartılmamalı cilt çok yağlı olsa bile günde iki kereyi geçmemelidir.
Makyaj malzemeleri çok gerekli olmadıkça kullanılmamalıdır. Cildine bakım amaçlı kullanacağı ürünleri mutlaka doktoruna danışmalıdır. Daha önce de dediğimiz gibi bazı kozmetik ürünler akneye yol açabilmektedir.
Cilt yüzeyinde oluşan siyah tıkaçlar kendi kendine sıkılmamalı, bu konuda deneyimli kişilerden yardım alınmalıdır.
İlaç tedavisi 2 gruba ayrılır:
1) Topikal (Cilt yüzeyine sürülen) tedaviler: Bunların içerisinde antibiyotikler ve retinoik asit türevleri bulunmaktadır. Daha çok hafif ve orta şiddetli aknelerde önerilir.
2) Oral (Ağız yoluyla) tedaviler: Bunları kendi içerisinde 3 gruba ayırabiliriz.
Antibiyotikler: Propionibacterium Acnes adlı bakterinin sayısını azaltmaya yöneliktir. Bu şekilde cilt üzerindeki enfeksiyon engellenmiş olur.
Hormonal ilaçlar: Yağ bezleri kısmen seks hormonlarının kontrolünde olduğundan bu tedavi ile hormonal salgılama kontrol altına alınmış olur.
Retinoidler: Sivilce tedavisinde çok etkilidirler. Diğer tedavi yöntemlerine yanıt vermeyen veya çok şiddetli seyreden sivilcelerde başarı ile uygulanırlar. Yağ üretimini önemli ölçüde durdurur. Bakteri sayısını ve dolayısıyla iltihabi da azaltırlar.
Dr. İhsaniye Dönmez Çiçek
22.11.2010 - 3035
|