Halk arasında şeker hastalığı olarak bilinen diyabet ömür boyu devam eden ve pankreasın yeterli derecede insülin salgılayamamasından ve salgılanan insülinin yeterli derecede kullanılmamasından kaynaklanan kronik bir hastalık.
Genetik faktörler hastalığın oluşumunda bir etken ama tek başına yeterli değil. İnsan ömrünün uzaması, yanlış beslenme alışkanlıkları, hareketsiz yaşam da diyabeti tetikliyor. Bugün dünyada 180 milyon diyabetli bulunurken 2025 yılında bu sayının 400 milyona ulaşması bekleniyor.
Bu sebeple hastalığa karşı bilinçli olmak ve diyabeti olan kişilerin bu hastalıkla yaşamayı öğrenmesi gerekiyor. Acıbadem Sağlık Grubu İç Hastalıkları ve Diyabet Uzmanı Dr. Yaser Süleymanoğlu diyabetle ilgili en çok merak edilen soruları yanıtlıyor.
1- Şeker hastalığına yakalanmanın en önemli nedenleri nelerdir?
Kilolu olmak, ailede şeker hastalığı olması, hareketsiz bir yaşam tarzı, hipertansiyon. Bu etkenlerden bir ya da bir kaçının kişide olması şeker hastalığı görülme riskini arttırıyor.
2- Tedavi olunarak diyabet tamamen geçer mi?
Şeker hastalığı kronik (ömür boyu süren) bir hastalıktır. Tedavi olarak yalnızca kan şekeri normal sınırlarına çekilebilir. Kan şekerinin normal sınırlarda olması, kişiyi olumsuz sonuçlarından korur.
3- Tedavide kullanılan insülin bağımlılık yapar mı?
İnsülin bağımlılık yapmaz. Kan şekerinin dengelenmesi için gerekli bir hormondur.
4- Tedavide kullanılan insülin miktarı neden kişiden kişiye göre değişiyor?
Herkesin hastalığının seyri,kişisel özellikleri, yaşam tarzı ve doğal olarak da insülin ihtiyacı farklıdır. Bu özellikler göz önünde bulundurarak tedavinizi
planlıyor. İnsülinin düzenli olarak yapılması tedavideki başarıyı arttırıyor.
Bu sebeple unutulduğu takdirde atlanılan insülin dozu hatırlandığında yapılması uygundur, fakat bu durumun çok sık tekrarlanmaması gerekiyor.
5- Egzersiz yapmanın diyabet üzerinde olumlu etkisi var mıdır?
Haftada 3-4 gün ve yemekten yaklaşık 1-2 saat sonra yapılacak olan egzersiz faydalıdır. Hangi egzersizlerin uygun olduğunu ise hekime danışmak gerekiyor.
6- Diyabet hastaları kan şekerini ne sıklıkla ölçmelidir?
Kan şekeri düzenliyse haftada 1-2 kez açlık ve tokluk kan şekerine bakılıyor. Kan şekeri düzensizse ve diyabet tedavisinde değişiklik yapıldıysa kan şekeri izlemi daha sık olmalıdır.
7- Kan şekeri düşüklüğünü ve yüksekliği nasıl ayırt edilebilir?
Kan şekeri düştüğünde açlık hissi, terleme, çarpıntı, baş ağrısı, göz kararması hissediliyor. Kan şekeri yükseldiğinde ise, ağız kuruluğu, bulanık görme, halsizlik, çok su içme ve çok idrara çıkma, çok yemek yeme gibi belirtiler görülüyor.
8- Kan şekeri düşünce veya yükselince ne yapmak gerekir?
Kan şekeri düştüğünde şeker içeren gıdalar almak gerekiyor. Örneğin 4-5 adet kesme şeker, 1 çay bardağı meyve suyu. Kan şekeri yükseldiğinde ise, istirahat etmeli, bulantı yoksa bol miktarda su içmek gerekiyor.
9- Kan şekeri düzeyi ne olmalıdır?
Erişkin diyabetlilerde açlık kan şekeri en fazla 110-130mg/dl, yemekten 2 saat sonra ölçülen tokluk kan şekeri de en fazla 140-160 mg/ dl civarında olmalı.
10- Diyabet başka hangi organlarda risk oluşturur?
Ortalama Diyabetli her 10 kişiden 1’inde hastalığın bir aşamasında ayak ülseri oluşumu görülüyor. Bunun için iyi bir ayak bakımı bu riskin azalması anlamına geliyor. Özellikle ayaklarda uyuşukluluk hissediliyorsa ayakları kontrol etmek çok önemli.
Ayaklarda herhangi yara ya da kanama görülürse derhal doktora gitmek gerekiyor. Diyabet hastaları aynı zamanda kalbini ve gözlerini de yılda en az bir kez test ettirmeli, çünkü hastalar kalp damar göz hastalığı riski taşıyorlar. Belirti vermediği için düzenli yapılan kalp ve göz testi erken tanı için önem taşıyor...
21.1.2011 - 4440
|