Edinilen son dakika gelişmesine göre BACAKLARDA ağrı, kramp, ödem, ağırlık hissi, yorgunluk, karıncalanma, kaşıntı, kanama, ciltte renk değişikliği gibi pek çok şikayetin yanı sıra, iyileşmeyen yaralar ve ülserlere neden olabilen varisin, tedavi edilmemesi durumunda zamanla pıhtı oluşturduğu, bu pıhtıların kan yoluyla...
|
BACAKLARDA ağrı, kramp, ödem, ağırlık hissi, yorgunluk, karıncalanma, kaşıntı, kanama, ciltte renk değişikliği gibi pek çok şikayetin yanı sıra, iyileşmeyen yaralar ve ülserlere neden olabilen varisin, tedavi edilmemesi durumunda zamanla pıhtı oluşturduğu, bu pıhtıların kan yoluyla akciğere kaçarak, akciğer embolisi denilen ölümcül tabloya yol açabileceği kaydedildi. Antalya'da özel bir hastanede Girişimsel Radyoloji Uzmanı Doç. Dr. Enes Duman, varislerin en sık görülen belirtilerinin bacak ya da diz altında cilt görünümünde değişme, bacakta küçük toplardamar kümelerinin görünmesi, bacakta kaşıntı ya da ağırlık hissi, bacakta veya ayakta yanma hissi, bacakta sürekli yorgunluk hissi ve gece krampları olduğunu söyledi. Doç. Dr. Duman, "Belirgin varisleri olanlarda derin toplardamarlarda pıhtılaşma (DVT) gelişme riski artmıştır. DVT gelişmesi durumunda bacakta ani ağrılı şişlik olur, derhal tedavi edilmesi gerekir" dedi. Varis gelişme riskinin en fazla 30 ile 70 yaş arasındakiler, gebeler ve ailesinde varis hastası olan kişilerde olduğunu belirten Doç. Dr. Duman, gebelikte ortaya çıkan varislerin genellikle 1 yıl sonra kaybolduğunu da sözlerine ekledi. 3 FARKLI TEDAVİ SEÇENEĞİHastalık tanısının, hekim tarafından hastanın şikayetlerinin sorgulanması, muayene ve doppler ultrasonografi tetkikiyle konulduğunu aktaran Doç. Dr. Duman, varisin mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalık olduğunu söyledi. Hastalığı ilerlememiş hastalarda başlangıç tedavisi olarak gün içerisinde bacağın dinlendirilmesi ve varis çorabı önerildiğini ifade eden Doç. Dr. Duman, ilerlemiş hastalığı olanlarda yapılabilecek tedavi seçeneklerini ise şöyle sıraladı: "İlerlemiş hastalarda 3 farklı tedavi seçeneği vardır. Bunlardan biri skleroterapidir. Skleroterapide, varislerin içerisine damarı içeriden skleroze eden, bir daha kanla dolmasını engelleyen ilaçlar enjekte edilir. Skleroterapi sonrası varisler sertleşir ve zaman içerisinde (2-3 ay) kendiliğinden kaybolur. Endovasküler ablasyon (Lazer veya RF ile) ise en sık uygulanan bir diğer tedavi seçeneğidir. Endovasküler ablasyon, etkilenen toplardamar içerisine 1-2 mm'lik bir kesiden girilerek damar içerisine 'kateter' adı verilen plastik tüpler yerleştirildikten sonra lokal anestezi sonrası lazer ya da RF ile damar duvarının içeriden yakılması işlemidir. İşlem sonrası damar artık kan ile dolmaz ve zaman içerisinde tamamen kaybolur."Lazer tedavisinin ise cerrahiye nazaran oldukça az travmatik bir yöntem olduğunu kaydeden Doç. Dr. Duman, yeni bir tedavi olmasına rağmen uzun dönem başarı sonuçlarının yüzde 98 civarında olduğunu belirtti. Yaklaşık 1 saat süren ultrasonografi kılavuzluğundaki işlemin ağrısız bir işlem olduğunu anlatan Doç. Dr. Enes Duman, "İşlem sonrası 7-10 gün içerinde düzelen bacakta gerginlik ve hafif morluklar olabilir. Hastaların işlem sonrası 1 hafta süre ile varis çorabı giymesi gerekmektedir" dedi. Doç. Dr. Duman, son tedavi seçeneğinin ise cerrahi olduğunu sözlerine ekledi.Doç. Dr. Duman, varisin tedavi edilmemesi durumunda zamanla pıhtı oluşturduğuna dikkat çekerek, "Bu pıhtılar kan yoluyla akciğere kaçarak akciğer embolisi denilen ölümcül bir tabloya yol açabilir" uyarısında bulundu.
10.10.2020 - 48578
|