Yapılan araştırmalar dünyada yaklaşık 240 milyon kişinin üstünde diyabetli hasta olduğunu gösteriyor. Bu hastaların 5 milyonu ülkemizde yer alıyor. 2025 yılında dünya genelinde 300 milyon insanın diyabetik olacağı öngörülüyor.
Medical Park Van Hastanesi Endokrinoloji Uzmanı Dr. Mine Özduman Cin; küresel salgın diyabetle ilgili bilgiler verdi ve uyarılarda bulundu;
Diyabet; kan glukozu yüksekliği, karbonhidrat, protein ve lipid metabolizmalarının bozukluğu ile seyreden kronik ve ilerleyici bir hastalıktır. Seyri sırasında vücutta küçük ve büyük damarların tutulumuna bağlı komplikasyonlar (olumsuz sonuçlar) gelişebilmektedir.
2025 yılında dünya genelinde 300 milyon insanın diyabetik olması öngörülmektedir. Türkiye’de de her 100 kişiden 7’si şeker hastası. Amerikan Diyabet Derneği’nin 1997 yılında yaptığı yeni sınıflandırmaya göre dört tip diyabet vardır:
1. Tip 1 diyabet: Diyabet hastalarının yüzde 10’unu oluşturur. Genç yaşta başlayan ve insüline bağımlı olan diyabet tipidir. Olguların çoğunda 20 yaşından önce başlar, hastalar genellikle zayıftır ve yaşamını devam ettirebilmek için insülin tedavisi şarttır.
2. Tip 2 diyabet: Diyabet hastalarının yüzde 90’ını oluşturur. İleri yaşta başlayan, insülin salınımı ve etkisinde bozukluğun olduğu diyabet tipidir. Hastalar genellikle şişmandır ve 30 yaşın üzerindedir. Ailesinde tip 2 diyabeti olan bireylerde, tip 2 diyabet görülme riski artmıştır.
3. Gestasyonel diyabet: Gebelik esnasında saptanan diyabet tipidir. Gebelere 24-28. haftalarda 50 gram ve gerekirse 100 gram glukoz yüklemesi ile tanı konur. Genellikle doğum sonrası kan glukozu normal sınırlara iner; ancak ileri yaşamlarında diyabet gelişme riski normal bireylerden daha fazladır ve yüzde 5-50 arasında değişmektedir.
4. Diğer spesifik tipler: Pankreas hastalıkları, enfeksiyonlar, endokrin hastalıklar, ilaçlar ve kimyasal maddeler vb.
Diyabet hastalığının tanısı kan glukoz düzeyine bakılarak konur. Sekiz saatlik açlık sonrasında açlık kan glukozu 126mg/dl ve üzerindeyse, glukoz yükleme testinde ikincisaat glukoz değeri 200mg/dl üzerindeyse ve rasgele ölçülen kan glukozu 200mg/dl üzerinde ve hastada diyabet şikayetleri varsa o kişinin şeker hastası olduğu kabul edilir.
Diyabet olan hastalarda yorgunluk, halsizlik, ağızda kuruma, çok su içme, sık idrara çıkma, bulanık görme ve zayıflama gibi şikayetler görülür.
Eğer diyabet hastalığına tanı konmaz ya da uygun şekilde tedavi edilmezse gözleri etkileyerek körlüğe kadar varan ciddi sonuçlara, böbrekleri etkileyerek böbrek yetmezliği ve diyalize bağlanmaya, sinirleri etkileyerek ayak ve ellerde özellikle geceleri uyuşma, ağrı, karıncalanma şikayetlerine, kalp damarlarını etkileyerek kalp krizi ve kalp yetmezliğine, beyin damarlarını etkileyerek felçlere sebep olabilir. Bu olumsuz sonuçlara maruz kalmamak için tüm diyabet hastalarında kan glukozunu normal sınırlarda tutmak gerekmektedir.
Hastaların tedavisinde ilk basamak hastalıkları hakkında bilgi sahibi olmalarıdır. İkinci sırada diyet ve egzersiz tedavisi gelir. Diyabet hastalarının şeker, ekşi şeker, şekerleme, kıtlama şeker, limonlu şeker, her çeşit tatlı, pasta, kek, tatlı kurabiyeler, çikolata, bisküvi, reçeller, her çeşit bal, dondurma, meyve suları, asitli içeceklerin şeker içerenlerini kesinlikle tüketmemeleri gerekmektedir. Ekmek, pilav ve makarna tüketimini çok azaltmaları önerilir.
Meyveler belli sayıda tüketilmelidir. Her çeşit kızartmadan, çerezlerden ve cipslerden uzak durulmalı, sıvı yağ ile pişirilmiş sebze yemekleri ve haşlamalar tercih edilmelidir. Diyabet hastaları üç ana ( kahvaltı, öğle yemeği, akşam yemeği ) ve bunlardan yaklaşık iki-iki buçuk saat sonra bir ara öğün olmak üzere toplam altı öğün yemek yemelidirler. Ayrıca hastalara her gün yemekten 1 saat sonra mümkün olduğunca hızlı tempoda yürüyüş yapmaları önerilir.
14.2.2011 - 5183
|