DUYGU durumundaki ani değişikliklere ve dikkat eksikliğine neden olan kronik yorgunluk sendromu; çalışan, çoğunlukla iyi eğitimli ve gelir düzeyi ortanın üzerindeki insanların hayatını olumsuz etkiliyor. Savunma sistemi ile ilişkili olduğu bilinen bu hastalık, depresyonla karıştırılabiliyor. Hayat tarzındaki radikal değişikliklerle hastalığı kontrol altına alabilmek mümkün olabiliyor. Psikiyatrist Yrd. Doç. Dr. Şaban Karayağız, kronik yorgunluğun nedenleri ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi. Yrd. Doç. Dr. Karayağız, "Kronik yorgunluk sendromu, bazı belirtilere veya klinik temele dayalı olarak teşhis edilen vücuttaki birçok sistemi ilgilendiren bir hastalıktır. Belirgin bir zamanda başlayan ve dinlenmekle geçmeyen yorgunluk hissinin yanı sıra endokrin, savunma ve kas iskelet sistemlerini ilgilendiren bulgularla kendini belli etmektedir. Profesyonel iş hayatının bir sonucu olarak ortaya çıkan yorgunluk ve hayal kırıklıkları, kişinin motivasyonunu düşürmektedir" dedi. Bu hastalığın daha çok stresli mesleklerde görüldüğünü belirten Yrd. Doç. Dr. Karayağız, şunları söyledi: "Hastalar sıklıkla hastalığın başlangıcından önceki kapasitelerinden daha düşük düzeyde aktivite gösterir. Bazı vakalarda bu sendrom yıllarca sürebilmektedir. Hastalığın teşhisi için 2 ağır kritere eşlik eden 8 daha hafif belirti ya da 6 hafif belirti ile en az 2 fiziksel belirtinin bulunması gereklidir. Hastada kronik yorgunluk sendromu varsa en az 6 aydır devam eden günlük aktivitede yüzde 50 oranında ve üzerinde azalma önemli bir belirti olarak kabul edilir. Hafif ateş, boğaz ağrısı, ağrılı lenf nodu büyümesi, genel kas güçsüzlüğü, kas ve baş ağrısı, gezici tarzda eklem ağrısı, psikolojik şikayetler, uyku düzensizliği hastalığın hafif belirtileri arasındadır." Yrd. Doç. Dr. Karayağız, çoğu hastalıkta yorgunluğun belirti olabileceğini, diğer bilinen nedenler ve tedavi edilebilir durumlarda teşhis konulmadan önce kronik yorgunluğun ayrı değerlendirilmesini önerdi. Yrd. Doç. Dr Şaban Karayağız, şunları kaydetti: "Bu sorun psikiyatrik tanılar içinde sıklıkla depresyon ile karıştırılmaktadır. Depresyondan ayırmak için şu kriterlerin kullanılması gerekir: Kronik yorgunluk sendromu; ateş, lenf nodu büyümesi, eklem ve vücut ağrıları gibi fiziksel parametrelerin varlığı ile depresyondan ayrılmaktadır. Depresyondaki ana sorun duygu çökkünlüğü, ilgi ve zevk kaybıdır. Kronik yorgunluk sendromunda ise kronik yorgunluk hali ön plandadır. Erişkin kadınlarda görülme riski daha yüksektir ve kişilik özellikleri ile kronik yorgunluk sendromu arasında ilişki bulunmamaktadır. Sağlıklı beslenme hastalığın oluşum riskini azaltmaktadır. Beyinde ödül merkezini uyaracak spor aktiviteleri ve keyif alarak yapılan hobilerin artırılması da bu hastalıktan korunmaya yardımcı olmaktadır. Hastalığın neden olduğu stresle baş edebilmek için hayat tarzında radikal değişiklikler yapmak yararlı olacaktır. Örneğin; beslenme ve uyku düzeni ile ilgili değişiklikler, hareketsiz yaşam yerine fiziksel aktiviteyi tercih etmek hastalığın en iyi ilacıdır. Yaşam kalitesini artıran değişiklikler, yorgunluk ve hayal kırıklığının oluşumuna da set çekecektir. Özellikle zihni boşaltmaya yönelik egzersizler, değişik meditasyon teknikleri de tedavide etkin rol oynamaktadır." - Kayseri
1.11.2017 - 29638
|