Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Esra Kaytan Sağlam, onkoloji hastalarında beslenme desteğinin tedaviye başlarken organize edilmesi gerektiğini belirterek, "Hem radyasyon onkolojisindeki tedavilerde hem kanser hastasını bir bütün olarak aldığımızda hastayı doğru besleyebildiğimiz oranda tedavideki etkinliğimiz yükseliyor." dedi. Prof. Dr. Esra Kaytan Sağlam, Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Müge Akmansu ve Abbott Nütrisyon Türkiye Genel Müdürü Gülberk Kavşuk'un katılımıyla 15 Kasım Dünya Nütrisyon Günü kapsamında basın toplantısı düzenlendi. Sağlam, hastanede yatan tüm hastaların yüzde 40 kadarının hastalığa bağlı beslenme bozukluğundan etkilendiğini, malnütrisyonun, sağlık bakım maliyetlerinin artmasına, hastalar için hastanede daha uzun kalış süresine ve hastalığın istenmeyen kötü gidişine yol açtığını anlattı. Radyasyon onkolojisi kliniklerinin, hastaları ayaktan gören klinikler olduğunu, uzun süreli tedaviler uyguladığını ve kanser hastalarının yüzde 70'ten fazlasının kür ve şikayetlerini gidermek amacıyla kliniklere başvurduğunu dile getiren Sağlam, "Tedavi planlanan hastalarda hayat kalitesini bozmadan, tedaviyi tamamlamak ve maksimum etki ile tedavi başarısına ulaşmak önemli bir ekip çalışmasıdır. Bu ekibin en önemli elemanları da doktor ve tıbbi görevliler yanında hastanın ailesi ve bakımını üstlenen kişilerdir. Bu amaçla hastaların doğru beslenmesi, yeterli besin desteğini alması tedavinin etkinliğinde büyük önem taşımaktadır." diye konuştu. Sağlam, dernek üyeleriyle yapılan ankete göre, üyelerin yüzde 92'sinin bu hastalarda beslenmeyle ilgili sorun bulunduğunda hemfikir olduğunu ve yüzde 68'inin haftalık kilo tartımı yaptığını aktardı. Tedavi sırasında hastalarla uygun beslenme konusunda konuştuklarını ifade eden Sağlam, şu bilgileri paylaştı: "Bu hastaları normal ürünlerle beslememiz ve hastalık konusunda protein ve enerji desteğini standart doğal ürünlerden almamız matematiksel olarak mümkün değil. Oral nütrisyon ürünlerini kullanan ve kullanmak isteyen üye oranımız yüzde 90. Beslenme desteğini tedaviye başlarken organize etmek gerekiyor. Yaptığımız kesitsel çalışmada 319 hastaya beslenme durumu değerlendirmesi yapıldığında her 5 hastanın 2'sinde radyoterapiye ek olarak beslenme tedavisi planlanması gerektiği ortaya konmuştur. Özellikle baş-boyun tümörlerinde yüzde 75'lerde, yutak tümörlerinde yüzde 66'lara varan oranlarda beslenme ihtiyacı olabiliyor. Yemek borusu ve mideyle bağlantılı tümörlerde yüzde 90'lara varıyor bu oran. Özellikle yemek borusu, yemek borusunun mideyle bağlantılı bölgesindeki tümörlerde, mide tümörlerinde, makat tümörlerinde hastaları baştan beslemezsek, tedaviyi bitirmemiz mümkün değil. Hem radyasyon onkolojisindeki tedavilerde hem kanser hastasını bir bütün olarak aldığımızda hastayı doğru besleyebildiğimiz oranda tedavideki etkinliğimiz yükseliyor." Sağlam, beslemeyle ilgili bütün ürünlerin SGK geri ödemesi olduğunu, sadece sağlık kurulu raporu çıkartılması gerektiğini belirtti. Baş-boyun tümörlerinde birinci aşamadan itibaren beslenme desteği yapılmamasının, hastalarda kilo kaybına ve tedaviyi yarıda kesmeye neden olduğunu dile getiren Sağlam, "Akciğer tümörlerinde de eğer hastayı doğru beslemezsek, sağkalımda azalma oluyor çünkü akciğer tümörlerinde sağkalımı belirleyen en önemli etkenler, hastanın evresi, genel durum ve performans skoru. Evre 3 hasta, eğer genel durum ve performansı kötüyse sağkalımı beslenemeyen hastaya göre düşük." diye konuştu. "Beslenme bozukluklarının yıllık maliyeti 170 milyar avro" Prof. Dr. Müge Akmansu da Avrupa'da her yıl yaklaşık 33 milyon hastanın, hastalığa bağlı beslenme bozukluğundan etkilendiğini ve beslenme bozukluklarının devletlere yaklaşık yıllık maliyetinin 170 milyar avro civarında bulunduğunu kaydetti. Kanser hastalarında, hastalık metabolizmasına bağlı kas ve kilo kaybı nedeniyle yaşam kalitesinde azalma olmaması için artan ihtiyaçların yüksek protein içerikli diyetlerle karşılanması gerektiğine işaret eden Akmansu, şunları söyledi: "Sağlıklı bireylerde istirahat enerji tüketimi yüzde 60, aktiviteyle uyarılmış enerji tüketimi yüzde 30 ve diyetle uyarılmış enerji tüketimi yüzde 10'dan oluşur. Hastayı tedavi konusunda bilgilendirirken mutlaka yan etkiler konusunda da bilgi vermemiz lazım. Yan etkilerin ortaya çıkışında hastanın beslenmesinin önemli olduğunu vurgulamamız lazım. 'Hasta normal besleniyor olsa bile bunları almamazlık etmeyin ya da bunları alıyor diye normal yemeğini vermemezlik etmeyin.' özellikle vurgulamamız gereken bu." "Yüzde 2'sinden daha azı tıbbi amaçlı beslenme ürünü alıyor" Gülberk Kavşuk ise özellikle kanser gibi durumlarda iştahsızlık, yutma güçlüğü, hastalıkların tedavilerinde kullanılan ilaçların yan etkilerine bağlı olarak besinleri tolere edememe ve bu gibi birçok faktörün, beslenmeye ilgili zorluk ve sıkıntılara neden olabildiğini anlattı. Türkiye'de 2009'da yapılan tarama çalışmasında, medikal onkoloji kliniklerinde malnütrisyon oranının yüzde 43 olarak bildirildiğine değinen Kavşuk, "Malnütrisyon oldukça yaygın olmasına rağmen araştırmalar, hastanede malnütre hastaların ne yazık ki yüzde 2'sinden daha azının tıbbi amaçlı bir beslenme ürünü aldığını gösteriyor. Beslenmenin hastalıkların oluşumu ve tedavisi süreçlerinde önemli rol oynadığı bilimsel platformda daha fazla gündeme geldikçe hekimlerimizin de malnütrisyon ve tedavisi konularına olan ilgilerinin artığını görüyoruz." diye konuştu.
13.11.2018 - 36526
|