Diyabet ya da halk arasında kullanılan adıyla şeker hastalığı, ne yazık ki günümüzde en sık rastlanan metabolik hastalıkların başında geliyor.
Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, tıpkı bir salgın gibi hızla yaygınlaşan bu hastalığın en önemli özelliği, oluşturduğu çeşitli komplikasyonlarla ve vücudun göz, böbrekler gibi farklı yerlerine verdiği tahribatla hastanın yaşam kalitesini bozması.
Peki, diyabetli hastalar için bu tip sorunları yaşamak kaçınılmaz bir kader mi? Yoksa aksine, bu hastalar sürekli kontrol altında oldukları için, sağlığına fazla özen göstermeyen normal kişilere göre daha da sağlıklı bir hayat sürebilirler mi? Bu konuda görüşlerine başvurduğumuz uzmanlar ikinci ihtimalin daha kuvvetli olduğunu belirtiyor.
Hastanelerin içinde açılan diyabet merkezlerinde, hastalara en iyi şekilde eğitimin verilebildiğini de sözlerine ekleyen uzmanlar, “hasta bilinçli ve istekli olduktan sonra son derece kaliteli, sağlıklı ve uzun bir yaşaması mümkündür” diyor.
Diyabet süregen, bir kez başladığında bir daha geri dönüşümü olmayan bir metabolizma hastalığı. Acıbadem Bakırköy Hastanesi İç Hastalıkları ve Endokrinoloji Uzmanı Doç. Dr. Ender Arıkan, aslında bunun tüm metabolizmayı etkileyen bir hastalık olduğunu sadece “şeker” olarak tanımlanmasının eksik olduğunu belirtiyor.
Doç. Dr. Arıkan, diyabet hastalığının doğru tanımının, “vücutta karbonhidrat, protein ve lipid metabolizmasının bozulduğu, kronik, komplikasyonlara yol açan, kişinin yaşam süresini ve kalitesini azaltan, çok yaygın bir hastalık” olarak yapılabileceğini söylüyor.
Diyabet iki ana gruba ayrılıyor: Tip 2 ve Tip 1 diyabet. Görülen vakaların yaklaşık yüzde 85-90’ınında Tip 2 diyabet görülüyor.
Tip 1 diyabette, pankreasta insülin salgılayan adacıkların kaybı söz konusu. Tip 2 diyabetteyse, insülin eksikliği olmuyor ancak insülinin dokulara etkisi azalıyor.
Bu, insülin direnci olarak da adlandırılıyor. Kan şekeri yükseliyor fakat artmış olan insülin, glikozun hücre içine girmesini ve kullanılmasını sağlaması gerekirken bunu yapamıyor. Kan şekeri vücutta artmaya başlıyor. Kan şekeri arttıkça insülin artıyor.
Bir süre sonra kan şekeri artık çok yüksek kalırken buna insülin yanıtı da bozuluyor. İnsülin yetersiz hale geliyor.
Diyabetle sağlıklı yaşam için gereken diğer bir önemli kural da, yine uzmanın tavsiyelerine uyarak düzenli egzersiz yapmak. Tabii, gerekli sağlık kontrollerinden geçtikten sonra…
Yürüme, yüzme bisiklete binme gibi bütün kasları çalıştıran egzersizler diyabet hastaları için oldukça faydalı ve vücudun şekeri daha iyi kontrol etmesini sağlıyorlar. Egzersizlerin olumlu etkisi 48 saat sürüyor. Bu nedenle mümkünse her gün, mümkün değilse iki günde bir 1 saatlik spor öneriliyor.
Ancak uzmanların hatırlattığı nokta, insülin kullananların öncesinde mutlaka ara öğün almaları. Aksi takdirde şekerleri düşebiliyor. Bir diyabet hastası için en ideal egzersiz saati yemekten 1, 1.5 saat sonrası. Kan şekeri 270 ve 300 üzeri diyabet hastalarına egzersiz tavsiye edilmediğini hatırlatmakta fayda var. Çünkü riskli sonuçlar doğurabiliyor. Ayak ve görme problemleri olan hastalara da bu problemler tedavi edildikten sonra egzersiz öneriliyor.
20.1.2011 - 4417
|