Diyabette Ve Obezitede Son Durum
Diyabet tedavisinde kullanılan liraglutide tedavi ajanı olarak dünyada bazı ülkelerde kullanım ruhsatı aldı. Bu ve benzer GLP-1 benzeri ürünlerin özelliği şeker kontrolü yanında kilo verdirici etkisinin de olmasıdır. Bu ürün sadece kendi insülin salgısı devam eden hastaların kullanımı içindir. Ülkemizde şu an benzer etkisi olan ürün Exenatide’dır (Byetta). Belirli sınırlandırmalar dahilinde tip 2 diyabetik hastalarda kullanılması mümkündür.
Tip 2 diyabet tedavisinde kullanılan; GLP-1 hormonunun yıkımını azaltarak insülin salgısını uyaran yeni ürünlerden vildagliptin’de (Galvus) Türkiye’de kullanım ruhsatı alan aynı özelliğe sahip 2. Ürün oldu.
Diyabet tedavisinde 2002 yılından beri ruhsatlı olarak kullanılan rosiglitazon etken madde bulunduran ürünlerin kullanımı durduruldu. Türkiye’de ilaç ruhsatının askıya alınmasının nedeni Avrupa İlaç Ajansının kararına paralel olarak 23.09.2010 tarihinde uygulamanın başlatılmasıdır. Amerikan yiyecek-ilaç birliği (FDA) ise bu ürünün kullanılmasına belirli sınırlandırmalarla izin vermiştir.
Rosiglitazonu önemli yararları yanında bu son noktaya getiren faktör yapılan bazı çalışmalarda beklenmeyen ani kardiyak olayların görülmesidir. Özellikle USA’de rosiglitazon ile ilgili karşılaştırmalı çalışmalar devam etmektedir. Elde edilecek sonuçlar etken maddenin geleceğini belirleyecektir.
Tip 2 diyabetik hastalarda kanser sıklığının arttığına yönelik veriler son yıl içinde zirveye ulaştı. Burada bazı ürünlerin kanser gelişimini önlediğine yönelik veriler güçlendi. Metformin türevlerinin tip 2 diyabet tedavisinde kullanımını engelleyici bir durum yoksa mutlaka kullanılması gerektiği son yıl içinde oluşturulan tedavi klavuzlarında özellikle vurgulandı.
Şişmanlık (Obezite) sıklığı tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de artmaktadır.
Şişmanlığın en önemli nedeni sağlıksız beslenme, hareketsiz yaşam, artmış strestir. Son yapılan bir çalışmada da daha az uyumanın yeme davranış değişikliğine neden olarak obeziteyi arttırdığı bildirilmektedir.
Yine Obezite tedavisinde kullanılan tedavi ürünlerinden sibutramine kardiyovasküler problemi olanlarda artmış risk oluşturması nedeniyle Avrupa birliği ülkelerinde ruhsatı askıya alınmıştır.
Önümüzdeki yıl Avrupa Obezite Kongresinin mayıs ayı sonunda İstanbul’da yapılacağını hatırlatmakta da yarar var.
Erkek Menopozu
Erkeklerde erişkin dönemde testosteron (erkeklik hormonu) eksikliği gelişebilmektedir. İlaçların reçetesiz satılmadığı USA’de bu etken maddeyi bulunduran ilaçların reçeteleme sayısı % 50 artmıştır. Bu ilaçların kullanılmasına ancak hekim değerlendirilmesi ile karar verilmelidir. Yanlış kullanımlar kalp ve damar hastalıkları, ve bazı kanser tiplerinin artışına neden olabilir.
Kolesterol Yüksekliği
Kolesterol yüksekliği kalp ve damar sağlığını riske atan önemli problemlerdendir. Kolesterol düşürülmesinde ilk yaklaşım beslenmenin sağlıklı hale getirilmesidir. Son yılda açıklanan bazı çalışma sonuçları kolesterol yüksekliğinin osteoporoz riskini arttırdığı şeklindedir.
Diğer taraftan kolesterol düşürücü ajanlardan olan statinlerin toplumsal çalışmalarda azda olsa diyabet riskini arttırdığı şeklindedir. Yarar-zarar dengesi gözetildiğinde kullanılması gereken hastalarda statin türevlerinin tedavi klavuzlarına uygun olarak mutlaka kullanılması gerektiğidir.
Osteoporoz
Ülkemizde sosyal güvenlik kurumu (SGK) osteoporoz tedavi ajanlarının geri ödeme koşullarında önemli sınırlandırmalar getirdi. Sınırlandırmadaki esas 65 yaş altı kişilerdi. Burada kemik yoğunluğu ölçümlerinde tanımlanan değer 0.5 puan düşürüldü.
Bunun yanında ülkemizde damardan osteoporoz tedavisinde yıllık aralarla kullanılabilecek bir ürün kullanım ruhsatı aldı. Tüm bunların yanında toplum sağlığı sorunlarından biri olan D vitamini eksikliği ve oluşturduğu problemler(kemik ve kas ağrısı) halkımız ve hekimlerimiz tarafından göz ardı edilmektedir. Beslenme alışkanlıklarımız, giyim tarzımız, güneş koruyucu kremler ve güneş ışığından yeterince yararlanılmamasının burada etken olduğu unutulmamalıdır.
Tüm bu veriler şunu göstermektedir; İlaç kullanımları sırasında gelişen yan etkiler ve beklenmeyen olaylar son yıllarda daha çok önem kazanmıştır. Hastalarımızın ilaç kullanımlarında kendi güvenlikleri açısından hekim dışı bilgi kaynaklarına başvurmamaları, beklenmeyen yan etkiler görüldüğünde de mutlaka hekimini bildirmeleri gerektiğidir.
Hekimlerimizin de tedavi planlarken zarar vermemenin ilk amaç olduğunu, verilmiş tedaviler sonrası yan etkiler veya beklenmeyen etkiler görülürse de ulusal sağlık kayıtlarına bildiriminin sağlanmasının hasta güvenliği açısından önemli olduğu unutulmamalıdır.
Prof. Dr. Mustafa Kemal Balcı
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji Ve Metabolizma Hastalıkları
İç Hastalıkları Anabilim Dalı
11.10.2010 - 2496
|