Deniz zamanı geldi. Tatil yaparak dinlenmenin ana unsuru olan denize girmek, yüzmek, dalmak ve diğerlerini yaparken insanın yenilenmemesine ve tüm yılın yorgunluğunu geride bırakmamasına imkan var mı? Arkadaşlar, eş veya sevgilimizle denize açılmak, güneşin altında yanmak ve akşamları keyifli yemeklerle tadına doyulmaz sohbetlere dalmak deniz tatilinin olmazsa olmazıdır.
Ana unsur deniz olunca; en başta gelen aktivite sıcaktan bir nebze olsun kurtulabilmek, serinlemek ve suyun keyfini çıkartmak için yüzmek ve dalmak insanın aklına geliyor. Herşeyden uzaklaştığımız bu sporlar gerçekten insanın aklını başka alemlere yönlendirirken içerdiği tehlikelerin pek de farkında olamıyoruz.
Tehlikelerin başında suyun bizatihi kendisi geliyor. Tuzlu su kulak yolumuzun asit-baz dengesi üzerine olumsuz bir etki yaparak dış kulak yolumuzda enfeksiyon oluşmasına ve tatilimizin kulak ağrısı nedeniyle zehir olmasına yol açabilir.
Ayrıca kulak yolumuzda bulunabilecek olası bir kirin daha ileriye kulak zarına doğru hareketlenerek veya su ile şişerek kulağımızını tıkanmasına ve çok keyifsiz hissetmemize yol açabilir. Ama asıl tehlike biz yüzerken değil, eğer dalarsak karşımıza çıkabilir.
Su altındaki muhteşem dünyanın görülmesindeki dayanılmaz cazibe yüz yıllardır insanoğlunun ilgisini çekmiştir. Son zamanlarda teknik imkanların artması dalmayı kolaylaştırdığı kadar yaygın bir spor haline gelmesini de sağladı. Ancak bu sporda bizi bekleyen tehlikeyi hiçbirimiz ilk bakışta göremeyiz. Sadece vucudumuza uyguladığı kuvveti hissedebiliriz. Bu kuvvetin adı da su basıncıdır.
Vücut boşluklarımız ve damarlarımızdaki kan içindeki çeşitli gazların basıncı ile suyun derinliğine göre değişen basıncı o kadar hassas bir dengede olmadır ki biz dalarken başımıza kötü birşeyler gelmesin.
Bunu ayarlamaksa her zaman o kadar kolay değildir. İyi bir basınç denge ayarının yapılamaması sonucu kulakta basıncın dengelenemesine bağlı olarak oluşabilecek olumsuz durumlardan başlıcaları kulak yolunda kanama ve kan oturmaları, kulak zarında kanama, kan oturması veya yırtıklar, orta kulakta kanamalar veya sıvı toplanması, iç kulakta hava baloncuklarının oluşması, baş dönmesi, ani işitme kayıpları olarak özetlenebilir.
Kulak yolunda kanama veya kan oturmalarında ağrı kesicilerle ve antibiyotikler kullanılır. Kulak zarında kanama, kan oturması gibi durumlarda da ağrı kesiciler ve antibiyotikler kullanılabilir. Kulak zarı yırtıklarında izlenebilecek yol yırtığın büyüklüğü ile değişebilir. Küçük deliklerde antibiyotikli kulak damlası kullanılabilir ve kendi kendisine kapanması beklenebilirken nadiren doktorunuz tarafından zardaki delik üzerine sigara kağıdı uygulaması yapılarak delik kapatılabilir.
Büyük deliklerin ise cerrahi yoldan onarılması gerekir. Orta kulakta toplanan kan veya sıvıların birkaç hafta içerisinde antibiyotik ve dekonjestan tedavisi ile gerilemesi veya kaybolması beklenir. Uzun süre sonrasında kendi kendisine çözülmeyen ve tedaviye dirençli kan toplanmaları veya sıvı birikmelerinde kulak zarı kontrollü olarak delinip sıvı veya kan boşaltılabilir. Hatta östaki borusunun iyi çalışmadığı yönünde bir şüphe varsa kulak zarına tüp takmak gerekir.
İç kulakta oluşabilecek hava kabarcıkları hastanın tekrar basınç odasında indiği derinliğe yakın basınç altında uzun süre kalması ile geçebilir. Bu kabarcıklar başdönmesi ve işitme kayıpları ile kendisini gösterirler.
Tedavi edilmezlerse kalıcı hasar oluştururlar. Bazen nadir olarak kendi kendilerine kaybolabilirler. Başdönmesi ani basınç değişikliklerine bağlı olarak iç kulakta hava kabarcıklarının oluşması ile kendisini gösterebilirken iç kulakta çeşitli yerlerdeki veya iç kulağın orta kulak komşuluğundaki zarların yırtılmasına da sebep olabilir.
Bu gibi bir durumda iç kulataki zarların birbirinden ayırdığı hassas sıvılar birbirine karışacağı için işitme kaybı ve başdönmesi olur. İşitme kayıpları geri dönüşsüz olabilir.
Orta kulak iç kulak arasındaki zarın yırtılması durumunda ise iç kulak sıvısının orta kulağa akmasıyla ani işitme kayıpları olabilir. Bu durumda hastanın ameliyata alınarak orta kulak ile iç kulak arasndaki zarın gözlenip kaçak yapan yerin bulunması ve onarım yapılması işitme kaybını ve başdönmesini engelleyebilir.
Ancak en önemli tehlike dalma derinliğinin artması ile kanımıza karışan azotun aniden derinlik azalmasında damarlar içerisinde bir anda gaz haline geçerek bloncuklar oluşturması ve buna bağlı olarak baloncuklarla tıkanan, kalp, beyin, akciğer gibi hayati organların kan ile beslenemesidir. Bu durum ölümcül olabilir. Derhal önlem alınması gerekir.
Aman dikkat! Tatilinizin zehir olmaması için su ve suyun basıncı ile ilgili bilgileri doğru olarak almadan suya girmeyin ve tatilinizi planlarken her zaman yukarıda anlatmaya çalıştığımız tehlikelerden uzak durun. Hepinize iyi tatiller.
Amerikan Hastanesi
Kulak Burun Boğaz Kliniği
Doç. Dr. Erkhan Genç
24.7.2010 - 1635
|