Dr. Hastane.Com.Tr Doktoru Hastane.com.tr Cevabı:
Yumurtalıklar kadın genital organlarının östrojen, progesteron (kadınlık hormonları) ve az miktarda testosteron (erkeklik hormonu) üreten yapılarıdır. Rahimin her iki yanında Fallop tüpleriyle yakın temasta bulunurlar. Yumurtalıklar ergenlik öncesi dönemde herhangi bir hormonal salgı işlevi göstermezken, ergenlik döneminden itibaren menopoza kadar çeşitli hormonlar üreterek kadının düzenli olarak adet kanaması görmesini sağlarlar. Yumurtalıkların temel görevi her ay, yapılarında yer alan bir yumurta hücresini olgunlaştırmak ve olgunlaşma gerçekleştikten sonra bu hücreyi yumurtlama adı verilen işlevle muhtemel bir döllenmenin gerçekleşeceği Fallop tüpü (kanallar) içine vermektir. Bu olgunlaşma sürecinde salgılanan östrojen hormonu rahim iç tabakasına geçerek buranın muhtemel bir gebeliğe hazır hale getirilmesini sağlar, yumurtlama sonrasında salgılanmaya başlanan progesteron hormonu ise bu bölgeyi gebeliğin oluşumu için en elverişli duruma getirir.
Gebelik gerçekleşmediğinde yumurta hücresi yok olur ve belli bir süre sonunda progesteron hormonu salgısının da durmasıyla rahim iç tabakası adet kanamasıyla dökülür. Adet kanamasının ilk günü yukarıda anlatılan süreç tekrar başlar. Yumurtalık dokusunda her ay devam eden bu döngü, dokuda yumurta hücreleri tükendiğinde ortadan kalkar. Döngü ve böylece adet kanamaları ortadan kalktığında kadın menopoz evresine geçiş yapmıştır. İçlerinde yumurta hücresi tükenen bu yapılardan az miktarda östrojen ve az miktarda testosteron salgısı ömür boyu devam eder. Kistleri daha iyi anlayabilmek için mutlaka bilmeniz gereken: Yukarıda yumurtlama ve adet kanaması anlatıldı. Bu olaya daha yakından bakacak olursak, her ay yumurtalıklardan birinde oluşan yumurta hücresi gelişimi sürecinde bu hücrenin folikül adı verilen sıvı dolu bir kesecik içinde koruma altında olduğunu görürüz. Folikül adı verilen yapı yumurtlamaya kadar geçen süreçte yaklaşık 18 milimetre çapına ulaşır ve yükselen hormonların etkisiyle en zayıf noktasından çatlayarak yumurta hücresini serbest bırakır. Kesecik daha sonra corpus luteum (sarı cisim) adı verilen yapıya dönüşerek progesteron hromonu salgılar. Folikül gelişimi ve corpus luteum oluşumu ultrasonografide (özellikle vajinal ultrasonografide) rahatlıkla izlenir. Bazı durumlarda bu yapılar gereğinden fazla büyüyerek bir kist izlenimi verirler. Ancak bir sonraki adet kanamasının bitiminden sonra bakıldığında kist sanılan bu yapıların çoğunun kaybolduğu gözlenir.
Yumurtalık kistlerine, üreme (doğurganlık) çağındaki kadınlarda sık rastlanır ve bu kistlerin çoğu selim tabiatlı, herhangi bir tedavi gerektirmeden kendiliğinden kaybolan oluşumlardır. İşlevsel kistler ya folikülün büyümeye devam etmesiyle (folikül kisti) veya oluşan sarı cismin gerilememesiyle (Corpus luteum kisti) ortaya çıkarlar. İşlevsel kistler yumurtalıklarda üreme çağında en sık görülen kist türleridir. Folikül kistleri yumurtlama sürecinde oluşan folikül adı verilen keseciğin aşırı büyümesiyle ortaya çıkarlar. Corpus luteum kistleri Folikül kistleriin aksine genellikle ağrılıdırlar. Yumurtlama sonrasında normal olarak oluşan sarı cismin (Corpus Luteum) aşırı büyümesiyle veya bu yapının içine kanama olmasıyla ortaya çıkarlar. Normalde belli bir süre sonunda ortadan kalkması gereken sarı cismin progesteron hormonu salgısına devam etmesiyle adet kanamasının gecikmesine neden olabilirler. Folikül kistlerinde olduğu gibi kendiliğinden veya doğum kontrol hapları yardımıyla kaybolmaları mümkün olmakla beraber bu süreç folikül kistlerine göre daha uzun olabilir.
Uzun vadede doğum kontrol hapı kullanımının yumurtalık kanserine yakalanma riskini de etkili bir şekilde azalttığı bilinmektedir.
Bu tavsiyeler, genel bilgilerdir. Fakat unutmayınız ki, özel rahatsızlığınız için en iyi tavsiye, şikayetlerinizi dinleyen ve sizi muayene eden doktorunuzun tavsiyesidir.