Psikolog ve Oyun Terapisti Gül Çelik, yeni bir duygu durum tanımlaması olan 'süper ebeveynlik sendromu'nun son yıllarda birçok ailede ortaya çıktığını söyledi. 'Süper ebeveynlik', 'mükemmel ebeveynlik', 'zorlanmış anne sendromu' gibi popüler pek çok adı bulunan bu durumun, fizyolojik belirtilerle başlayabildiğini dile getiren Çelik, ne olduğunun anlaşılması zaman alabilen bu sorun için aileleri uyardı. Çelik, ailelerin en büyük isteklerinin çocuklarının hep çok mutlu olmaları olduğunu belirterek şöyle konuştu:
"Onların mutlu olmaları için kendi ellerinden ne gelirse sonsuzca vermeye çalışıyorlar. En sağlıklı yiyecekler, en iyi giyecekler, en eğitici-eğlendirici oyuncaklar, en iyi yaşam ve eğitim şartları, en iyi kurslar, en iyi hocalar gibi.. Bu liste uzayıp gidiyor. Bütün bu 'en'leri oluşturmak için insan üstü bir çaba göstermeleri gerekiyor. Daha çok ve uzun saatler, daha stresli işlerde çalışmaları gerekiyor. Çocuklarını o kurstan, bu doğum günü partisine, o alışveriş merkezinden bu okula götürürken en kıymetli vakitlerinin geçtiğini fark etmiyorlar bile. Kendileri ve çocuklarına ne kadar yüklendiklerini göremiyorlar. Bedensel ya da ruhsal yakınmalar bu sıralarda çoktan başlamış oluyor. Aileler ya da ebeveyn olan bireyler genelde sorunun neden kaynaklandığını bilmeden bizden yardım talebinde bulunuyorlar. Ama mükemmel-süper-kusursuz-en iyi olmaya çalışırken hırpalanmış pek çok ebeveyn ile onların bu durumdan etkilenmiş çocuklarıyla karşılaşıyoruz. En çok tükenmişlik hissi, tolerans azlığı ve kolay öfkelenme durumu ile başvurduklarını gözlemliyoruz. "
"EN MÜKEMMELİ ARARKEN ZAMAN KAYBEDİYORUZ "
Bu sendromu yaşayan anne ve babalarda özellikle boyun, omuz, sırt, bel gibi bölgelerde ya da vücudun genelinde kas ağrıları, sindirim sistemi bozuklukları, uykusuzluk, dinlenememe hali ve sürekli yorgun hissetme gibi belirtilerin ortaya çıktığını belirten Gül Çelik, tüm bunlara hayattan zevk alamama, hep bir yarım kalmışlık hissi, kaygılı hissetme, kolay öfkelenme, toleransının düştüğünü gözlemleme ve cinsel isteksizliğin eşlik ettiğini kaydetti. Bu kişilerin genel özelliklerine bakıldığındaysa her şeyde en mükemmeli, en iyisi, en fazlası olma isteğinin çokluğunun görüldüğünü belirten Çelik, şöyle devam etti:
"Yaptığı her iş, yüklendiği her sıfat, görevlendirildiği her alanda en başarılı, en hatasız ve en kusursuz olanı hedeflerken ne kadar yorulduğunu, yıprandığını fark etmeyen bu kişiler, imkansızı istediklerini henüz fark etmemiş oluyorlar. Çünkü, mükemmellik; göreceli hem de şartlara bağlı gelişebilecek bir durum. En büyük görünmez kayıp ise zaman kaybı. Bulunduğumuz anın tadını çıkaramadan, hep ileriye, hep henüz olmayana odaklanıldığında; gündelik hayatta sahip olduğumuz en kıymetli ve en verimli şeyi 'bu an'ı kaybediyoruz. Çocuğumuzla el ele yolda yürümekten, doğada beraber zaman geçirmekten, aile oyunlarından, aile sohbetlerinden keyif alabileceğimizi kendimize hatırlatmamız gerekiyor. Her çocuğun bir tane annesi ve babası var, her çocuk için mükemmel olan da bu anne-baba ile güvenli ve sevgi dolu ilişkisi. Çocuğumuzla kuracağımız sınırları olan ama değerli hissettiren ilişki ise paha biçilemez. "
"İDEAL ANNE BABA YOKTUR "
Çocuklarını iyi gözlemleyip tanımaları konusunda ebeveynleri uyaran Psikolog Gül Çelik, "Kendimizi ve partnerimizi de iyi tanımalıyız. İdeal arkadaşlık, ideal evlatlık tanımı olamayacağı gibi ideal anne babalık da tanımlanamaz. Her tür ilişkide olduğu gibi çocuğumla kuracağım iletişimde de karşıdaki bireyi tanımaya çalışmak, saygı duyarak değerli hissettirmek, önemsemek ve ilişkiyi oluştuğu sağlam zeminde devam ettirmek için gerekli hamleleri yapmak gerekiyor. Küçük yaştaki çocuğumdan, özgürlük alanını genişlettiğim ama takipte kalmam gereken ergen çocuğuma kadar bu süreçte çocuğumla takım olmam gerekir. Çocuğumun yaşına, karakterine ve ihtiyacına uygun hareket edebilmeyi başarabilirsem daha uyumlu, daha az çatışmalı ve daha arzu edilesi bir ilişki biçimi oluşturabilirim " dedi.
17.12.2017 - 30575
|